Mei Chan No Shitsuji- Mai Chan'ın Kahyası (Bana Ne Yaptıysa Bu Kahya Yaptı!)

Sen onca sene "Koreeee, Koreeee" diye sayıkla; onlarca dizi seyredip (üşengeçlikten su içmek için bile mutfağa gidecek birinin yolunu gözlerken) "Şunları yazacağım bir blog mu açsam?" diye düşün; sonunda günü gelip "açalım bakalım nasıl bişimiş." de ve ilk yayında kimbap değil suşiden bahset...

Tabi ki bu "Kore'yi daha az seviyorum artık." demek değil (asla değil)  sadece şu aralar Japon kurabiyesi çekiyor canım ama çekmeyecek gibi de değil ki. ^_^

Gelelim dizimize;

**2009 yapımı dizimiz bir manga uyarlaması aynı zamanda dizinin animesi de mevcut.



İşte hayatınızda görebileceğiniz en mükemmel okul namı diğer Saint Lucia Kız Akademisi. Varlıklı ailelerin çocukları olan öğrenciler buraya ailelerine yakışır birer hanımefendi olmak için geliyorlar.
Bu okulu diğerlerinden farklı kılan özellik ise; her öğrenciyi pamuklara saran kahyaların olması. (bu deyim kesinlikle somutluk kazanıyor bu dizide)


Kahyalar neler yapmıyor ki; yemekler hazırlıyor, saç tarıyor, kitap sayfası çeviriyor hatta bir kaşık suyun içinden geçecek olan hanımlarını itinayla sarıp sarmalayıp kucağında taşıyor.
Kim istemez ki böyle bir okulu ^_^

Ama bu rüya okulun da bazı kuralları var tabi ki.
Okulda öğrenciler 3 gruba ayrılıyor. Çaylaklar yani gölge grubu, azcık görmüş geçirmiş orta direk ay grubu ve bu 3 grubun zirvesi diyebileceğimiz güneş grubu. Tabi öğrencilerin kaldıkları yerler de bu sınıflara göre belirleniyor. Örneğin gölge grubunun kaldığı yer perili köşkten farksızken, Lucia'nın kaldığı yer çiçek bahçesi gibi.
Diğer kural düellolar... Bu okulda düellolara çok önem veriliyor, hatta özellikle süslenip püsleniyorlar bunun için.

Ve benim en sevmediğim kural ise... Kahyalarla aşk yasak! Peh, bu olay teee elmaya kadar gider arkadaş. Sen önümüze getir en güzel, en sulu, en en en elmaları de ki "Bunlar senin amaaa onları yemeyeceksin!" Napim turşusunu mu kurayım? Nitekim dizide de turşu sevilmiyormuş zaten ^_^ Buna sonra değineceğim.
Gelelim karakterlerimize ve hikayeye...

Mei Mei Mei...
Koresi olsun Japonu olsun ana karakter bu kadar çirkin olmak zorunda mı? Neyse güzelliği bir yana bırakıp geçelim asıl meselemize. Mei, bir kazada anne ve babasını kaybeder ve o zamana kadar tüm hayatını geçirdiği udon(erişte ya da benzeri bir şey) restoranının tek varlığı olmadığını, aslında büyük bir şirketin varisi olduğunu öğrenir. Ancak bu varislik işi sanıldığı kadar kolay değildir. Önce okula gidip hanımefendi olarak kendisini dedesine kanıtlaması gereklidir. Tabi ki Mei okula gitmek istemez ve devreye S sınıfı bir kahya olan (kahyaların şahı, best of kahya) Shibata Rihito girer.

İşte her gördüğümde beni Hiiiiroooo diye şapşallaştıran ve ilk yayınımın bir Japon dizisi olmasının ana sebebi de geldi.
Karşınız da Mizushima Hiro ya da biz şimdilik Shibata Rihito diyelim.

(Shibata, az önce söylediğim gibi en yüksek seviye olan S sınıfı bir kahyadır ve kendisi gibi kahyalık yapan ailesi yıllardır Mei'nin ailesine hizmet etmiştir.)

Shibata Mei'yi okula gelmesi için ikna eder (zorlar mı demeliydim?) Fakat her şey Mei'nin okula gelmesiyle son bulmayacaktır çünkü okuldaki arkadaşları da Mei'yi aralarına kabul etmek istemezler. 

Okula alışma evresi Mei için kolay olmaz ama sevecen ve anlayışlı tavırları sayesinde arkadaşları tarafından kabul görmeye başlar.

Ve bir gün Mei okuldaki bir sırrı daha öğrenir. ( Dikkat spoil alarmı. )

Okuldaki öğrencilerin en yüksek rütbelisi diyebileceğimiz Lucia unvanına sahip iyilik perisi kılıklı şeytan da dedesinin şirketinin varisidir. Yalnız Lucia çok küçükken evlatlık alınmış ve şirketin varisi olması için yetiştirilmiştir. Ve böylece aralarında çekişme başlar.

Mei hem iyi bir hanımefendi olmaya hem de Lucia'nın tuzaklarına karşı koymaya çalışır.

Bunu yaparken de en yakınında tabi ki Shibata vardır vee malum sonuç...

Cennetten kovulucassssss...

Sonunda ne mi oldu?
Onlar erdi muradına ve biz çıktık kerevetine. Yok yok yanlış anlaşılmasın uşak yine uşak kaldı :(
Neyse izleyip görün o kadarını da.

Filmden bazı kareler:

İşte düello sahnesi

Muhteşem kahya demiştim ^_^

Kento!

Nasıl da unuttum. Kento, ( Mei'nin değimiyle Mameshiba fakat böyle denmesinden pek hoşlanmıyor kendisi) Shibata'nın kardeşi ve küçüklüğünden beri Mei'ye aşık hatta sırf bunun içindir ki hiç istemediği halde Mei'nin okulunda çırak kahyalık bile yapar.



Ve yine aşkı yüzünden Shibata ile karşı karşıya da gelir.

Peki ben diziyi beğendim mi?

Genel olarak sıkılmadan izlediğim bir dizi oldu. Gerçi bu daha önce bahsettiğim gibi beni Hiro ile tanıştırmasından da kaynaklı olabilir. ^_^ 

Her ne kadar böyle bir okulun var olamayacağını bilsem de eğer olsaydı diye düşündürüp ağzımı kulaklarıma dayadığı için kendisine 5 üzerinden 4 puan veriyorum.

Dizinin sevimli ostunu da ekleyelim-- My Sunshine

Ehh, ne diyeyim benden bu kadar keyifli seyirler...