Menü

Kore DiziJapon DiziKendi KalemimdenKitap Yorumu Melankolik Masallar Mim Kore FilmJapon FilmKendi SesimdenAnime Günlük Mevzular Johnny Deep

Translate

30 Kasım 2015 Pazartesi

PERFECT NUMBER - Suspect X


Aşkınız için en fazla neyi göze alabilirsiniz?
Onun için evinizi, işinizi değiştirebilir misiniz? Ailenizi hiçe sayabilir ya da yüklü mal varlığınızdan vazgeçebilir misiniz? Sanırım bunlar yeterince güçlü değil.

Bir cinayeti üstlenebilir misiniz?
Dahası hayatınızı mahvetmek uğruna cinayet işleyebilir misiniz?

28 Kasım 2015 Cumartesi

Into The Woods- SİHİRLİ ORMAN







Peki ya tüm masallar birbiriyle kesişseydi bir yerlerde...


Mesela... 
Mesela bir ormanda...


Zavallı bir fırıncı ve onun güzeller güzeli karısı...

27 Kasım 2015 Cuma

Mim #4: Ne Söylerdin?


Sevgili Kağıt Salıncak bir süre önce beni mimlemişti. Aradan bu kadar zaman geçtiği için üzgün olduğumu belirtmek istiyorum ama sonunda yazıyorum.

Mimin konusu şöyle: ........... ile karşılaşsan ne söylerdin?
Kağıt Salıncak beni Platon nam-ı diğer Eflatun ile karşılaştırmış, açıkçası bir filozofla karşılaşsam ne derim diye hiç düşünmemiştim.

Benim için biraz zor oldu. :)




26 Kasım 2015 Perşembe

Günlük Mevzular - BLOGGER'DA YORUM SORUNU




Selamlar,

Bugün sizlerle daha önce bazı bloglarda görüp çok hak verdiğim bir konuyu paylaşmak istiyorum.

Blogumu açarken, aklımda böyle bir şey yoktu aslında, yani kendim çalıp kendim oynayacağım bir alan istemiştim sadece. Bu yüzdendir ki, tanıdığım hiç kimseye bir blogum olduğundan bahsetmedim.

"Kimin ne düşündüğü umurumda değil. Ben sadece yazarım." diyordum o zamanlar. Sonraları, diğer blogger arkadaşlarımla tanışmaya başladım.

Sayısız farklı düşünce, çok ilgimi çeken veyahut çekmeyen bir sürü blog... Hepsinin ortak bir özelliği vardı yine de, emek...

25 Kasım 2015 Çarşamba

DÜNYA'NIN 8. HARİKASI --JOHNNY DEPP--



Geçen gün bilmem kaçıncı kez ağzım kulaklarımda Kaptan Jack Sparrow'u izlerken, bu büyük takıntımdan hiç bahsetmediğim geldi aklıma.

Bunu nasıl es geçtim gerçekten bilemiyorum çünkü ben büyük, büyük, büyük bir Johnny Depp hayranıyım. Öyle ki son birkaç filmi hariç hepsi arşivimdedir. 

Daha minicik minicikken, yeteneğiyle karlar yağdıran Edward Scissorhands'e hayran olup çook sonraları onun aslında bembeyaz bir yüz ve makas ellerden oluşan bir ucube yerine insanı mıknatıs misali kendine çeken bir taş olduğunu öğrendiğimde, fark etmeden onun bir numaralı manyağı olmuştum bile :)

Öyleyse her seferinde istemsizce takılıp, ağzımın suları akarak izlediğim Johnny'i benim gözümden görün bir de ^_^

Önemli Not:  Son derece taraflı bir yazıdır.

23 Kasım 2015 Pazartesi

BAY KADERİ'İ BULMAK - Finding Mr. Destiny



Bazen kaderimiz olduğunu düşündüklerimiz, asıl yazılana ulaşmak için bir basamaktır yalnızca...


Gong Yoo'ya olan aşkım (ya da sempatim diyelim) bir çoğumuz gibi Coffee Prince'le başladı. Tuhaf bir şey var bu sincap suratlı herifte, yapım iyi de olsa kötü de olsa bir şekilde izlettiriyor kendini.

Bay Kader'i Bulmak filmi de orta şeker yapımlardan biri. İzlediğinizde yüzünüzde hafiften de olsa gülümseme oluşturacağı kesin ama izlemeseniz ne olur...

Çokta bir şey kaybetmezsiniz açıkçası. ^_^
Yapım olarak bakarsanız tabi. Ancak... ben şu sevimlilikten kendinizi mahrum etmeyin derim iyi de.

21 Kasım 2015 Cumartesi

ELLERİMDEN TUT, YOKSA DÜŞECEĞİM... -BÖLÜM 12-




BÖLÜM 12: İÇİMDEN ŞEHİRLER GEÇİYOR…

Mary kahveleri yaparken, neler söyleyeceğini zihninde tasarlamaya uğraşıyordu ama hala ne kadarını söylemesi gerektiğine karar verememişti. Robert’ın, Ela ve Tom’un konuşmalarından haberi olmadığı kesindi ve bunu söyleyip onu en yakınından uzaklaştırmanın ne kadar doğru olacağını bilemiyordu. Hele ki, gözlerinde Tom’a karşı olan bu saf güveni gördükten sonra…
  
“Neden onu düşünüyorum ki! Söyleyip kurtulayım, gerisiyle de onlar uğraşsınlar.” dedi kendine ama bir an sonra yine fikrini değiştirdi.
  
“Mary.” dedi Tom bu sırada, Mary düşüncelerinden güçlükle sıyrılıp ona döndü.
  
“Ben, ben çok pişmanım inan bana. O zamanlar Robert’ın sevgisinin bu kadar büyük olduğunu anlayamamıştım.” diye fısıldadı Tom.
   
Mary gözlerini kıstı. “Senin yüzünden iki hayat mahvoldu. Üç…” dedi ve bir an durduktan sonra ekledi.
  
“Ve senin tek söyleyebileceğin pişmanlığın, üzgünüm Tom ama bu iki buçuk yılı ve… ve bebeği geri getirmiyor!”

20 Kasım 2015 Cuma

SHE WAS PRETTY- İkinci Erkek Sendromu Başlasın!-





Onca yorum ve beğenme nidalarına karşı; şimdi izleyeyim, yok sonra izleyeyim, hadi izleyeyim derken hoop başka film ve dizilere yönelmeler sonunda...
Yaptım! 
Meşhur diziyi izledim ve bir kez daha hayran oldum.

Neye mi?

Bayan karakterlerin çelik gibi iradelerine... Ben olsam o mu, bu mu, o mu, bu mu derken ikisini de başkalarına kaptırıverirdim herhalde.

Ama kız ne yapıyor, güçlü çeldiriciye kulak asmadan hedefine kitleniyor, türlü türlü badireler atlatıp inancını kaybetmiyor ve... ok-keyyy!

Keklik çantada!

18 Kasım 2015 Çarşamba

Günlük Mevzular- MUTLULUK KAYBINDAN ÖLMEK...




Mutsuzluk paçamızdan akıyor...

Kimi görsem üzgün, kafamı nereye çevirsem farklı sesler yükseliyor. Daha bir gün, bir saat hatta bir dakika önce diğeri olmadan nefes bile alamayacağını söyleyen iki kalp bir anda nasıl da uzaklaşıyor birbirinden?

Nerelere saklanıyor o sevgi sözcükleri? O sıcak sarılmalar? Sadece iç yakan kelimeler dökülüyor o anlarda ağızlardan.

Peki ya ne için? 
Anlatamamaktan... Ne kadar çok bağırırırsak o kadar anlatırız sanıyoruz kendimizi, ne kadar sesli söylersek o kadar bilecek ya karşıdaki özümüzü. Veryansın ediyoruz böylece... 

Oysa önce anlamayı öğrenmeli insan,anlatmaktan önce anlayabilmeyi...

Yoksa uzaklaşıyor kalpler... Uzaklaştığı için daha çok bağırıyor insan da. "Beni duy! Ne söylediğimi, ne hissettiğimi anla!"

Amma velakin nafile işler bunlar, önce sen karşıdakini duymadıkça...

16 Kasım 2015 Pazartesi

MİM #4: 200 Yıl Sonra Bugün


Sevgili MariPosa geçenlerde beni mimlemişti. Fakat okuldur, şudur, budur ancak vakit bulabildim. Özürlerimle...

Hayallere dayalı konuları seviyorum bunun içindir ki bu mimi de çok sevmiştim. 200 yıl sonra bir günümüzü anlatacağız. 

Benimki bir günlük sayfası oldu... 
     

13 Kasım 2015 Cuma

Günlük Mevzular - Dikkatsizlik mi, Umursamazlık mı?


Dikkat eksikliği, bulaşıcı bir hastalık gibi gittikçe yayılıyor. Öyle ki, insanlar çoğu zaman etraflarında olup bitenlerden bihaber yaşıyorlar.

Kendilerini dış dünyaya kapatıp sadece kendi problemleriyle uğraştıklarından mı çevreye karşı bu kadar köreliyorlar yoksa algılarını bu denli kısıtlayan umursamazlık mı? Bilemiyorum.

Amma velakin Honkong'da makyaj ustası Sandra Bakker'in yaptığı çalışma, insanlardaki bu sorunun ne kadar üst düzeyde olduğunu kanıtlar nitelikte.

12 Kasım 2015 Perşembe

ELLERİMDEN TUT,YOKSA DÜŞECEĞİM... -BÖLÜM 11-



BÖLÜM 11: KÖRDÜĞÜM

Robert, direksiyonu sımsıkı tutmuş bir an gözlerini kırpmadan hastanenin çıkış kapısını izliyordu. Tom, huysuzca söylendi.
   
“Kristen, bir mesaj daha göndermiş. Kendi evine gidiyormuş, eminim çok sinirlidir.”
   
Robert, tepki vermedi. Hastaneden çıkıp, o koltuğa oturduğundan beri bir kez bile konuşmamıştı.  
  
“Dostum, gitmeyecek miyiz?”
   
Robert sonunda başını çevirip Tom’a baktı.
   
“Şurada bir taksi durağı var, eğer istiyorsan sen gidebilirsin.” dedi ve kapıyı izlemeye geri döndü. 
   
Dakikalar sonra Tom, umursamaz bir tavırla telefonuyla oynarken söylendi.
   
“Sence, Mary aptal biri mi?”

11 Kasım 2015 Çarşamba

Etkinlik - Hazan Mevsimi



Sevgili deeptone beni çok güzel bir etkinlikte mimlemişti. Öncelikle teşekkür etmek istiyorum bu yüzden.

heybemde fotoğraf blogunun sahibi Ebrar'ın yaptığı bu etkinlik şöyle; 

Linkte bulunan Ebrar'ın çektiği fotoğraflardan birini seçerek hissettiklerimizi yazıyoruz. Aslında yazmayı çok seviyorum ama şu sıralar sanırım köreldim ^_^

Ya da daha da kötüsü ben zaten hep kötüydüm, yazıyorum sanıyordum... Neyse öz eleştiri sırası değil tabi ki. 

3 fotoğraftan sonbaharı seçtim ben ve bir şiir yazmaya çalıştım.

9 Kasım 2015 Pazartesi

Mim... Eğer Bir Gün Johnny Depp'le Karşılaşırsam...




Sevgili Bonghwang beni mimlemiş. Hem de hayal gücünün dibine vuracak ve benim son zamanlarda daha da fazla düşündüğüm konudaki bir mimle :D

Ancak ben bunu biraz değiştirip işi senaryoya vurdum. Muhtemeli değil de olmasını uygun gördüğümü yazdım :)

Mim sahibine özürlerimle...

Gelelim konuya, Johnny'le karşılaşma...

5 Kasım 2015 Perşembe

En Etkileyici 20 Film Müziği


Bazen izlediklerimizden daha fazla kalır hatırımızda dinlediklerimiz. Ya da öylesine bir yerde duysak ilgimizi çekmeyecek bir müzik, filmin sahnesiyle öyle bütünleşir ki büyüler adeta...

Filmleri izledikten sonra defalarca dinlediğim soundtracklerden bahsedeceğim şimdi. Başlık biraz iddialı oldu galiba (: 

Benim için en etkileyici 20 soundtrack diyelim...

Fazla söze ne gerek, haydi başlayalım o zaman.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Günlük Mevzular - GARİP GÜZELLİK ANLAYIŞLARI




Eskiden annem söylerdi bana çok sinirlenince, "Senin bacaklarını kırıcam!Buraya gel çabuk!" O zamanlar, bu bol mecazlı sözün, birilerince bu kadar ciddiye alındığını bilmiyordum tabi ki... 

Uzak Doğu insanını severim, hatta o kadar abartı bir sempatim var ki onlara karşı "Ne olursan ol gel." felsefesine döndürdüm olayı.

Ancak...

Japonların bembeyaz suratlı Geyşalarına okey diyelim,

Kore'nin Amerika rüyasına da,

Ama...

1 Kasım 2015 Pazar

ELLERİMDEN TUT, YOKSA DÜŞECEĞİM... -BÖLÜM 10-



BÖLÜM 10: YALANCI BAHAR

Robert’ın bunca zamandır biriktirdiği özlem artık ruhundan taşıyordu. Aklında tek bir düşünce vardı şu an; hızla gidip kendisinin olanı almak ve bir daha asla kollarının arasından çıkmasına izin vermeden, tüm ömrünü onunla birlikte geçirmek.
  
“Kısacık bir ömür…” diye hayıflandı sonra. Nasıl yeterdi ona doymasına? Ela ile öyle dolmuştu ki; onun dışında hiçbir şeyi fark etmiyordu, sanki sadece o vardı koca salonda.
  
Zihni, birbiri ardına gelen düşüncelerle uyuşmuş gibiydi, Tom’un kolundan çekerek onu durdurduğunu anlaması bile birkaç saniyesini aldı. Tuhaf bir ifadeyle arkadaşının yüzüne baktı, bir şeyler söylediğini görebiliyordu ama tek kelimesini anlayamadı.
  
“Bırak beni!” dedi sonunda, huysuzca kıpırdanarak.
  
“Dur, dostum!” Tom, boş bir çabayla onu durdurmaya çalışıyordu.
  
“Tut onu Tom, gitmesine izin verme!” Mary endişeyle haykırıyordu ama Tom, onu daha fazla zapt edemedi. Tom’dan kurtulan Robert, hızla merdivenleri inip dans pistine yöneldi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım : Merve Canbaz