İLK MİM: ZORLU SORULAR

İlk mim heyecanı bir başka sanırım ^_^

Daha önce bir çok blogda karşılaştığım "Bu mim ne ki yaw?" deyip, öğrendikten sonra da "Bakalım biri de beni mimleyecek mi?"diye meraklandığım dava sonuçlanmış bulunuyor.

Sevgili Bonghwang ' a teşekkürler. 

Başlayalım bakalım...

KOIZORA - Sky of Love

Eğer o gün seninle karşılaşmasaydım...
 O zaman o acıları, üzüntüleri ve gözyaşı dolu anıları yaşamayacaktım.
Ama eğer seninle karşılaşmasaydım...
O heyecanı, eğlenceyi, o değeri, mutluluğu
ve o güzel anıları da yaşayamayacaktım.
Nasılsın şimdi?
Ben...
kocaman mavi gökyüzünü sevmeye devam ediyorum.

Bu filmi kaçıncı izleyişim bilmiyorum ama yine dayanamadım ve ağladım. Oysa ki hiç de dram günümde değildim. Nasıl karar verdim? Nasıl oturdum, izledim? Nasıl bitti, bilemiyorum.

Film Haruma Miura'nın bıyıkları yeni terlediği zamanlardan :) Ama olacak tavuk... hesabı daha bu zamanlardan belliymiş onun da ne taş olacağı ^_^

ILK AŞKIMI SANA VERİYORUM - I Give My First Love To You - Boku No Hatsukoi Wo Kimi Ni Sasagu

Dram, dram, dram...

Bu sıralar drama boğuldum resmen. İnsan bir kere başladı mı çıkamıyor da içinden. Neyse bakalım sonumuz hayır olsun.

Takuma, kalp hastası bir çocuktur ve zamanının büyük bölümünü hastanede geçirir. Bir gün hastane bahçesinde doktorun kızı Mika'yla tanışır.

Doenjang/The Recipe -- Fasül'ün Peşinde

Sanırım ben duygusuz biriyim ya da filmden hiç anlamıyorum.

Her zamanki gibi yorumlara bakarak başladığım bir filmdi The Recipe... 

Aman şöyle de güzel, böyle de güzel... Hadi dedim ben de bir bakayım neymiş ne değilmiş, başladım gecenin bir köründe...

...de romantik-dram sandığım film meğer fasül yahnisi biyografisiymiş.

Aslında böyle deyip küçümsememek lazım önemli sorulara ışık tutuyor film...

Bir mahkumun son isteği nasıl Doenjang (fasulye yahnisi) olurmuş? 

Son istek olacak kadar nesi özelmiş?

Malzemeleri neymiş?

Kim yapmış?

Yapan niye yapmış?

bla bla bla...

KARIM HAKKINDA HER ŞEY - All About My Wife

Lee Seon Gyun'u ilk pasta dizisinde izlemiş ve hayran olmuştum. Ondan sonra birçok dizi ve filmini izledim ama ilk post bu filme düştü :)

Genel olarak eğlenceli bir film, izlenebilir olduğunu düşünüyorum. İlişkiler üzerindeki tespitler yerinde olmuş özellikle hatunun replikleri harikaydı.

"Zengin ya da yakışıklı birini sevmek suç mu?

Bir insanın kişiliğine aşık olduğun gibi, parasına da aşık olmaz mısın?

İnsanlar farklı şeylerden etkilenir.

Para oltadaki yemdir ama seni çeken kişinin kendisidir.

O halde böyle bir ilişki ahlaka aykırı mıdır?

Hiçbir başarısı olmayan ezik ama zengin bir adam düşünelim.

Para o insana olan bakış açımızı değiştirebilir değil mi?

Artık eskisi kadar kötü görünmez gözümüze.

Ancak sadece parası için onunla olursanız, bu yaptığınız o kişiye saygısızlık olur.

Ve dahası asıl ezik siz olmuş olursunuz..."

Post biraz spoil içerir bilginize...

ELLERİMDEN TUT, YOKSA DÜŞECEĞİM... -BÖLÜM 4-

BÖLÜM 4: LA SUEÑO PERDİDO

  

Mekânın küçük, gösterişsiz kapısına doğru ilerlerken kendisi gibi mütevazı tabelası Robert’ın dikkatini çekti. Siyah fonda beyaz italik harflerle yazılmış kelimeler “La Sueño Perdido”

  

“Sanırım İspanyolca, ama emin değilim.” dedi Kristen, Robert’ın bir adım arkasında durup aynı yere bakarak.

    

Tom yanlarına yaklaşıp bilmiş gülümsemesiyle “Kayıp Düş” dedi, Marcus’tan ismini duyduğunda merak edip ne anlama geldiğini öğrenmişti.

   

İçerisi sıcak, samimi bir ortamdı ve bir o kadar da kalabalık.

   

“Bu kadar insan burayı nasıl öğrendi acaba?” diye kıkırdadı Tom, tam üç defa önünden geçip fark etmediklerini düşünerek.

    

Kendilerine bir masa ararken, birkaç meraklı göz üzerlerinde gezindi ama çok geçmeden umursamaz bir tavırla sohbetlerine geri döndü hepsi.

    

DROP - Doroppu

Çeteler Savaşı :)

Bol bol kavga ve araya serpiştirilmiş komik diyaloglardan oluşan film, arkadaşlık bağlarını ve bu dönemdeki çocukların tercihlerinin hayatlarını nasıl etkilediğini anlatıyor.

İzlenir mi? eh işte...

Hiro'nun sarı saçlarıyla nasıl göründüğünü merak ediyorsanız ya da Narimiya'nın joker gülüşünü özlediyseniz neden olmasın :)

YAKIN MESAFE AŞK-- Close Range Love

Ağzı kulaklarına varmak tam olarak ne demek, şu an anlıyorum. Saçma sapan engelleyemediğim bir gülümseme yapıştı suratıma.

Yerim ben bu öğretmeni yerim!

Ben de lisedeyken bir öğretmenime aşıktım haha fizik dersi öğretmeniydi, tabi benimki ne yazık ki platonikten öteye gidemeyen bir aşk oldu :D

Belki de bu yüzden sevdim filmi bu kadar, izleyin görün diyorum.

Bu arada Yamapi de Yamapi'ymiş hani, ilk kez müşerref oldum kendisiyle, pek hoştu maşallah :D 

PRENSES VE HİZMETKARI --Kanojo to no Tadashii Asobikata

O kız, çok uzak bir ülkenin prensesi...
Bense o prensesin hizmetkarıyım.

Hiro Mizushima'nın oynadığı kısacık bir film Prenses ve Hizmetkarı. Sadece 45 dakikacık, senaryosu 2006 yılında en iyi senaryo yazarı ödülünü almış.

Değişik, sevimli bir filmdi sırf şapşik Hiro için bile izlenebilir :)

SAY I LOVE YOU-- Sukitte li na yo live action

Kanae Hazuki'nin aynı adlı mangasından uyarlanan filmimizin bir de 13+1 bölümlük animesi mevcut. 

Konu klasik olsa da sevimli bir film olmuş, çok bir şey beklenmeden izlenebilir.

Tomei Lisesi 1-D sınıfında okuyan Tachibana Mei, çocukluğunda yaşadığı bir olay yüzünden insanlara güvenini kaybetmiş ve gitgide yalnızlaşmış bir kızdır. Çok sessiz olan Mei okuldakiler tarafından sevilmez ve alay konusu olur.

L-DK/2014

Taa taaa taaa taaaa

Bir manga uyarlamasıyla daha karşınızdayım. 

Filmi yine tavsiye üzerine izledim ^_^ işte burada Josei Marmalade 

Çok çok sevimli bir aşk filmi, tam emin değilim ama sanırım mangası devam ediyor.

Ben çok beğendim, siz ne dersiniz?

KURT ÇOCUK --- A Werewolf Boy

Bu ne nankörlük!
Bu ne kadir kıymet bilmezlik, bu ne vefasızlıktır!!!

Çok dertlendim çok!

Neden mi böyleyim? 
Anlatayım efendim, eminim ki hak vereceksiniz.

NOT: Bu duygular şahsa yöneliktir, zira filmi çok beğendim amaaa sonunu kesmek istiyorum ^_^ kendiminkini yazacağım! 

Sertap Erener-- YARA

Çok çok sevdiğim bir şarkısı Sertap Erener'in.

Video yaptığımı bile unutmuşum... Ama dinleyince taa o günlere gittim :)

ELLERİMDEN TUT, YOKSA DÜŞECEĞİM... - BÖLÜM 3 -

BÖLÜM 3: PARALEL YAŞAMLAR

Mary karanlık odada el yordamıyla yönünü bulmaya çalışırken, bir şeylerin yolunda gitmediğini fısıldayan iç sesini sıkıntıyla bastırdı.

    

"Amyyy, evde misin?"

    

Koridordaki ışığı yakıp arkadaşının odasına yöneldi, bu saatte evde olmamasına imkân yoktu ama oda boştu... Kapının yanına fırlattığı çantasını alıp, bir sürü ıvır zıvırın içinden güçlükle bulduğu telefonun tuşlarına bastı. Telefon ısrarla çaldı, çaldı...

    

"Ah, Amy aç şu lanet telefonu!"

    

Huzursuzca evin içinde dolaşıyordu, neden sonra koltuğun kenarındaki titreşime alınmış telefonu fark ettiğinde kalbi yerinden çıkacak gibi hızlı atmaya başladı.  

    

“Angie’yle beraberdir, tabi kesinlikle onunladır.”

    

Angie ev arkadaşlarıydı ve cep telefonu kullanmaktan ne yazık ki nefret ederdi. Ne yapacağını bilmez bir halde kimi arayabileceğini düşünerek odasına yöneldi. Kendini sakinleştirmeye çalışırken, yatağının köşesinde iki büklüm uzanmış gölgeyi gördüğünde panikledi, ışığı yakıp arkadaşının yanına koştu:

     

"Amy, Amy!!"

    

BAY MÜKEMMELİ BAŞTAN ÇIKART -Seducing Mr. Perfect-

İşte eğlenceli bir film daha... Bay Mükemmel'i Baştan Çıkart...

Ahh ne mükemmel ama peh! Şimdi Allah için hoş çocuk hehe ama tüm film boyunca İngilizce konuşmasına ayar oldum. Melezmiş kendisi, birçok Hollywood yapımında da boy göstermiş. (Ben ilk kez karşılaştım) 

Ajummayı da ilk kez izledim bu arada ama iyi oyuncuymuş doğrusu ve yaşına inanamadım! Hadi canım diyorum hala ^_^

Filmi kafa dağıtmak için tavsiye ederim, izlenesi diyorum :)

Teach You Love- We Teach Love

"Sindirella'nın baloya gitme sebebi prensle bir kez dans etmek miydi?

Ava giden avlanır ^_^

Sanırım bu atasözü tam olarak filmin özetini yapıyor. 72 dakikalık sıcacık, minicik bir filmdi We Teach You Love ya da Teach You Love ya da I will Teach You Love (tam adının ne olduğunu hala bilmiyorum) 

İzlerken zevk aldım ve sonunu kesinlikle tahmin etmedim. Tavsiye ettiğim bir film oldu kendisi; bir, iki, üç, beş artık kaç kerede doyarsanız izleyin diyorum :)

İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ...VE İLKBAHAR --- Spring, Summer, Fall, Winter... and Spring

Hayatın evrelerini mevsimlerle özdeştiren, 2003 yapımı bir Kim Ki Duk filmi İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış...ve İlkbahar.

Açıkçası Boş Ev gibi bir his bırakmadı bende ama gerçekten dikkate değer, ilgi çekici bir filmdi. Budizmle ilgili bilgim olmamasına rağmen mistik havası, güzel anlatımı ve mükemmel manzaralarıyla 1 saat 43 dakika hapsetmeyi başardı beni. Bir yerinden yakalıyorsunuz mutlaka ve hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz sonra.

İzleyin hatta izletin diyorum.

----SPOİL----